SEVGİLİLER
GÜNÜNE MESAJIM
Ne demişti sevgili, Al
Yazmalımda; “Sevgi neydi? Sevgi emekti, sevgi dostça uzanan insan eliydi.” Demişti.
Ayrılığın verdiği tüm acılarına rağmen, emeği seçmişti, dostça uzanan eli
seçmişti, aşkı değil oğluna baba olanı, oğlunun baba yerine koyduğunu,
kendisine koca olabileni seçmişti. Siz neyi seçerdiniz şu üç günlük
dünyada? Aşkı mı emeği mi? Aşk öyle güçlü ki; hiçbir aşık yok ki karşısında
durabilsin veya mantıklı karar alabilsin. Ancak terk edildikten uzun bir zaman sonra
gerçekleşir maşuğun aşkını unutabilmesi. O zaman anlıyoruz ki aşk geçicidir. Geçici
olduğunu görebildiğimiz halde aşkı seçmek hala geçerli midir? Neden geçici bir
sevdanın peşine düşülür ki?
İnsan; zor olanı sever,
imkansızı ister. Üstelik sonunda acı çekeceğini bile bile ister bunu. Aşk imkansızdır
çünkü sonu yoktur, bu nedenle zordur. Aslında insan acıyı da sever. Acı güçlü
ve hissedilir yoğun bir duygudurumdur. Yaşadığını en derin, en küçük
yapıtaşlarına bile hissettirir acı tüm yoğunluğuyla. Aşk; imkansız, zor ve acı
vericidir. İnsanın aradığı her şeye sahipse, neden istemesin ki insan aşkı?
Sevgi; emek isteyendi. Sevgi
aşk gibi imkansızı, acıyı barındırmıyordu içinde. Neden tercih etsin ki insan
sevgiyi, emeği. Sevgi, ancak emekle elde edilebilirdi. Birini sevmeniz, birinin
tarafından sevilmek ancak uzun çabalar, emekle elde edilebilirken; ruhunda
tembelliği seven insan nasıl tercih edebilir ki sevgiyi. İnsan hem aşkı, hem
sevilmeyi hem de sevmeyi ister. Her güzel şeyi ister insan. Doğasında var
insanın daima alma arzusu.
365 mi dersiniz 366 mı dersiniz bir yılda sadece bir güne; sevgililer gününe hapsetmek ne kadar zalimcedir aşkı, sevgiyi. Siz siz olun hapsetmeyin aşkınızı, sevginizi sayılı günlere. Yaşayın gönlünüzce… Yayın her güne özgürce…